MUCİZELERİ |
“Mucize” sözcüğünü tanımlamak oldukça zordur. Mucize için, doğaüstü olayların vuku bulması ya da doğa kanunlarının üstün bir güce itaat edercesine farklılık göstermesi diyebiliriz. Mucizeler, Peder Pio’ya tüm hayatı boyunca eşlik etmişlerdir. Peder Pio, Tanrı’nın bir mucizesine aracılık ettiği zaman inananları hep Tanrı’yı yüceltmeye ve şükretmeye davet ederdi.
Peder Pio’nun bilinen ilk mucizesi 1908 yılına denk gelir. Peder Pio, Montefusco manastırında yaşarken bir çanta kestane toplayıp teyzesine gönderir. Teyzesi kestaneleri yer ve boş çantayı anı olarak saklar. Bir akşam, gaz lambasıyla ambara girer ve kocasının sakladığı barutla çalışan tüfeğin yerinde olup olmadığını kontrol eder. Birden lambadan bir kıvılcım barutlara düşer ve bir patlama olur. Kadının yüzüne ateş harlar ve yüzü yanar. Kadın acılar içinde yüzünü kapatmak için bir şey arar. Eline gelen ilk şey sakladığı çantadır. Kadın çantayı yüzüne bastırır ve acısı o anda yok olur. Tüm yanık izleri de yüzünden silinir. |
Savaş sırasında ekmek kıtlığı vardı ve manastırda ekmek sayılı kalmıştı. Sürekli misafirler ve dilenciler geliyordu. Rahipler kimseyi aç göndermiyordu ve artık sıkıntıya düşmüşlerdi. Yemekhanede yalnızca iki ekmek kaldığında rahipler şükran duası için bir araya gelmişlerdi. Dua etmekten dönen Peder Pio’nun elinde birkaç çuval ekmek vardı. Ona ekmekleri nereden bulduğunu sorduklarında, kapıda bir hacıdan aldığını söyledi. Tüm rahipler onun “bazı” hacılarla görüşebildiğini öğrendi. |
Birgün, zangocun unutkanlığı nedeni ile ayin sırasında kutsanan ekmeklerin sayısının cemaat için yetersiz olduğu ortaya çıktı. Peder Pio, ekmekleri dağıttığı zaman ekmekler mucizevî şekilde çoğaldı ve cemaate yetti. Hatta kilise içinde muhafaza edilmeleri için arttı bile. |
Peder Pio’nun ruhsal kızlarından biri, onun mektubunu yolda yürürken okumaktaydı. Birden bir rüzgâr mektubu genç bayanın elinden aldı ve uçurdu. Kadın uzun süre koşturduktan sonra mektubu yakalayabildi. Peder Pio, kadın bir şey anlatmadan “bir daha ki sefere rüzgâra dikkat edin, eğer mektubu ayağımla yakalamasaydım yitip gidecekti" dedi. |
Peder Pio’nun manevi kızlarından biri olan Bayan Cleonice şöyle anlatır
“ Son savaş sırasında yeğenim hapishaneye düşmüştü. Kendisinden neredeyse
bir yıl kadar haber alamamıştık. Annesi ve babası acıdan delirecek gibiydi.
Bir gün annesi, günah |
Bayan Luisa’nın oğlu İngiliz donanmasında subaydı. Her gün oğlunun evine dönmesi için dua ediyordu. Bir gün San Giovanni Rotondo’ya dua etmeye gelmişti. O sırada aynı yerde bulunan bir İngiliz turistin gazetesi ilgisini çekti. Gazetede oğlunun da içinde bulunduğu geminin battığı yazıyordu. Kadın perişan olmuştu. Ne yapacağını bilemezken bir Pederle bu korkunç durumu paylaşmak istedi. Karşısına çıkan peder Aziz Pio idi. Peder Pio, kadına “ama oğlunuzun öldüğünü de size kim söyledi?” dedi. Ona oğlunun o anda bulunduğu yerin ve otelin adını söyledi. Kadın şok olmuştu. Hemen o otele mektup gönderdi. Oğlundan kısa zamanda cevap geldi ve oğlu İngiliz donanmasından çıkıp İtalya’ya, evine döndü. |
Peder Pio’nun “şu
ruhlardan biri” diye tabir ettiği, yani hiçbir kişisel günahı olmayan
ve cennete layık bir ruh sahibi olan Paolina adında bir bayanın yaşadığı
ilahi bir tecrübeyi anlatacağız sizlere. Bayan Paolina, Karem, yani Katoliklerin
oruç tutarak Paskalya Bayramına hazırlandıkları 40 günün sonuna doğru
fena şekilde hastalanmıştı. Doktorlar artık umut olmadığını söylemişlerdi.
Kadının kocası ve 5 çocuğu Peder Pio’dan dua etmesini istemek için kiliseye
gelmişlerdi. En küçük olan iki tanesi Peder |
Bir bayan şöyle anlatır: “1953’ye ilk çocuğum dünyaya geldi ve bir buçuk yaşında iken hayatı Peder Pio tarafından kurtarıldı. 6 Ocak 1955 sabahı, ayin için kiliseye gitmiştim. Bebeğim evde dedesi ve bir amcası ile kalmıştı ve kaynar su dolu kazana düşmüş. Sırt kısmı üçüncü derece yanık oldu. Dua ettim ve Peder Pio’ya yakardım. Eve gelen doktor, onu bebeği hastaneye götürmemizi söyledi, çünkü kendi ellerinde ölmesinden korkmuştu. Hiçbir ilaç da vermedi. Telaş içinde hastaneye gitmeye hazırlanırken içerideki odadan bebeğimin sesini duydum; “Anne, artık acımıyor!” diyordu. Bebeğimin canının artık acımadığını ve iyileştiğini gördüm. Merakla bu mucizenin nasıl olduğunu sordum. Bana “Peder Pio geldi, ellerindeki yaraları benim ellerime sürdü” dedi. Bunu gören doktor gözlerine inanamadı.” |
Bu anlatı, bize Peder Pio’nun, Aziz Fransua gibi kuşlarla konulabildiğini gösteriyor. Manastır bahçesinde çok sayıda meyve ağaçları ve kavaklar vardı. Peder Pio ve dua gurubundaki kişileri, yaz aylarında serinlemek için bu ağaçların altında otururlardı. Bir gün, Peder Pio bu ağaçların altında günah çıkarırken kuşlar büyük bir gürültüyle ötmeye başlarlar. Kuşların sesleri o kadar yükselir ki, Peder Pio gürültüden rahatsız olur. Gözlerini ağaçlara kaldırarak “Artık yeter” der demez tüm kuşlar oldukları yerde sessizliğe bürünür. Bunu gören herkes de çok şaşırır. |
Şimdi de, Peder Pio’nun çok bilinen büyük bir mucizesini okuyacaksınız. Bir adam şöyle anlatır; “Foggia doğumlu olan annem çok inançlı bir kadındı ve hep Peder Pio’nun konuşmalarını dinlemeye giderdi. Tanrı’ya hep babamın iyi bir Hıristiyan olması için dua ederdi. 1945 Nisan ayında baban kurşuna dizilecekken babam ateş eden askerlerin önünde Peder Pio’yu görmüş. Ateş emri verildiğinde hiçbir askerin tüfeği çalışmamış. Tüfekleri kontrol ettiklerinde hiçbir arıza görememişler. İkinci kez denediklerinde de, yine hiçbir askerin tüfeği ateş etmemiş. Peder Pio’yu sadece ölmeyi bekleyen babam görebiliyormuş. O sırada Peder Pio, tüfeklerin önünde duruyormuş. Bu olaya anlam veremeyip babamı hapishane koymuşlar. Daha sonra da serbest kalmış. Tanrı’ya inanmış ve iyi bir Hıristiyan olmuş.” |
Maria, doğuştan hastalıklı doğan bir bebeğin annesidir. Bebeği çok hastadır ve ölüme doğru gitmektedir. Doktorlar da bir şey yapamazlar. Maria, San Giovanni Rotondo’da, vücudunda İsa’nın yaralarına benzer 5 yara taşıyan ve mucizeler yapan bir rahibin yaşadığını öğrenir. Kadının tek umudu Tanrı’dır ve Tanrı’nın yardımını bu rahibin yardımıyla isteyecektir. Trene biner. Yolculuk sırasında bebek ölür. Bebeğini bir battaniyeye sarar ve bütün gün o şekilde yolculuk eder. Peder Pio’ya ulaştığında ellerinde yaklaşık yirmi dört saat önce ölen bebeğinin cesedi vardır. Kadın Peder Pio’nın karşısına çıktığında acı içinde kıvranmaktadır. Kendisini yere atar, battaniyelere sarılı küçük cesedi gösterir. Peder Pio, acıyla gözlerini küçük cesede çevirir. Peder Pio’nın içi de acıyla dolmuştur. Peder Pio, küçük cesedi eline alır, ellerindeki yaraları bebeğin başına koyar. Biraz dua eder ve bebeğin önce ayakları, sonra da kolları oynar. Peder Pio, kadına “görmüyor musun, o ölmemiş, uyuyor” der. Kadın çığlık atar ve bu olayı gören herkes heyecandan haykırmaya başlar. 1925 Mayısında olan bu olay, telgraf telleri aracılığı ile tüm dünyaya durulurur. |
Bir bey, karısıyla beraber Ascoli Piceno’dan San Giovanni Rotondo’ya günah çıkarmaya gitmiş. Günah çıkarmadan sonra Peder Pio, onları manastırın koridorunda görmüş ve neden hala geri dönmediklerini sormuş. Adam da arabasının çalışmadığını söylemiş. Peder Pio arabaya beraber bir bakalım demiş. Arabanın yanına gitmişler ve araba sorunsuz çalışmış. San Giovanni Rotondo’dan Ascoli Piceno’ya giden 400 kilometrelik yolu sorunsuz geçmişler. Eve varmışlar ve ertesi gün adam arabayı tamirciye götürmüş. Tamirci, arabanın tüm elektrik tesisatın kullanım dışı olduğunu, arabanın çalışıyor durumda olmasının mucize olduğunu söylemiş. |
Peder Pio’nun kasabasında yaşayan bir kadının kocası ciddi bir hastalığa yakalanır. Kadın manastıra gelir. Peki Peder Pio’yu nasıl görecektir? Onunla tek yalnız konuşma fırsatı günah çıkarma olacaktır ama bunun için 3 gün sıra beklemesi gerekecektir. Kadın, kilisenin her yerinde dua eder, Peder Pio’ya içinden yakarır. Sonunda Peder Pio ile görüşme sırası gelmiştir. Peder Pio ona “zaten bana elli defa anlattın bunları, şimdi git, her şey yolunda” der. Kadın evine gider. Kadının kocası iyileşmiştir. |
Biyografisi
|